KIYAMET KOP- ÜZERİNE

January 9, 2017 | Author: Aygül Kut | Category: N/A
Share Embed Donate


Short Description

1 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13: KIYAMET KOP- Ü...

Description

AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:421-430

KIYAMET KOP- ÜZERİNE Hatice Şirin USER* Kıyamet günü ve ölüm sonrasında yeniden yaşama dönüş inanışı yalnızca İslamiyet, Hıristiyanlık, Musevilik gibi evrensel kitabî dinlerde değil, Budizm, Manihaizm, Zerdüştlük gibi inanç sistemlerinde ve Şamanizmde de vardır. Zerdüştlükte her insan, ölümünden sonra tâbi tutulacağı muhakemenin yanı sıra Çinvat köprüsünden geçmek suretiyle hususi bir imtihana maruz kalacaktır. (Can 1968: 276). Budist eskatologyasına göre Maitreya’nın, Hinduizmde Vişnu’nun ortaya çıkışı kıyamet gününün alametlerindendir. Manihaizm inancına göre ise, ahir zamanda “Yalancı Mithra” ortaya çıkacak ve insanları saptırmaya çalışacaktır. Bu süreçte dünyanın sonuna yaklaştığının habercisi olan büyük savaş ve neticede de dünyada günah ve kavga ortamı oluşacaktır (Oymak 2009: 79). Özgün kaynaklardaki yetersiz bilgiler, Eski Türklerin kıyamet meselesine az ilgi duydukları yorumlarına yol açsa da, yazıtlarda geçen bir cümle bu konuda bize eşsiz bir bilgi sunar: üzä täŋri basmasar asra yir tälinmäsär türk bodun eliŋin törüŋin kim artatı udaçı ärti (KT D 32). Burada “Yukarıda gök çökmedikçe aşağıda yer (toprak) yarılmadıkça devletini ve töreni kim bozabilecekti?” denilirken kıyametten söz edildiği açıktır. Ancak yazıtlarda dünyanın sonu ile ilgili daha net bilgiler mevcut olmadığından kıyamet kavramını Eski Türklerin hangi sözcükle adlandırdığını bilmemekteyiz. Kaynaklarda bu konuda yeterli bilgi yer almamasına rağmen, Türklerde kıyamet anlayışının Budizm, Hristiyanlık ve İslamiyet etkisi ile oluştuğu kanıtlanamamıştır. Kağanlık yazıtlarındaki bu kısa cümle, gökyüzü ve yeryüzündeki olası kargaşa ve felaketlerin dünyanın sonunu getireceğine dair bir inanışın ipucudur. Doç. Dr., Ege Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, eposta: [email protected] *

421

AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:421-430

Günümüz Türk gruplarından Altaylıların kıyamet günü için kullandıkları kalgançı çak (Güngör 2007: 2) ibaresinin “son asır, ahir zaman” anlamı taşıması manidardır. Bu adlandırma evrensel bir inanışla bütünleşir: Felaketlerin sonunda yaşamın sürmesini sağlayan belirli bir zaman dilimi inanışı. Bu bağlamda “ayağa kalkma” anlamlı Arapçada al-kıyamet, aynı anlamlı Grekçe anastasios, “yeniden dirilmek” anlamlı Latince resurgere (> İng. resurrection, Fr. résurrection, İsp. resurrección) sözcükleri, bu dillerde “mahşer günü”nü, “kıyamet”i karşılamak üzere kullanılmaktadır. Arapça kıyametin Türkçeye intikali, elbette İslam dininin Türklerce kabulünden sonradır. Burada tam bir tarih vermek mümkün değildir, çünkü Kur’an’ın ilk Doğu Türkçesi çevirilerinin dört tanesi† XIII-XVI. yüzyıllara tarihlendirilir. Manchester, Rylands Kitaplığı’ndaki beşinci nüsha nüsha ise Karahanlıca ile örtüşen dil özelliklerinden ötürü, diğer dört nüshadan daha eski kabul edilir, ama yazılış tarihine dair görüş birliği yoktur. Z. V. Togan, ilk Türkçe Kur’an tercümesinin ilk Farsça Kur’an tercümesiyle (875999 Samaniler devri) aynı zamanlarda yapıldığını düşünürken, İnan Türkçe tercümeyi XI. yüzyıla tarihlendirir (Togan 1963: 230; İnan 1961:8). Eckmann ise XII-XIII. yüzyılda yapıldığını varsayar (1976: 19). Bu görüşler ve diğerleri, Ata 2004: XXIII-XXIX’da değerlendirilir. İslam döneminin ilk Türkçe eseri Kutadgu Bilig’in müellifi Yusuf Has Hacib, eserinde Arapça ve Farsça kökenli dinî terminolojiye yer vermiş; ama terimleri çoğu zaman ve mümkün olduğunca uygun Türkçe sözcüklerle karşılamıştı”: bayat  kadim (Tanrı); törütgen, igidgen, keçürgen idi  hâlik, rezzâk, gaffâr” vb. Aynı oranda veya ölçülerde olmasa da, satıraltı Kur’an’ların mütercimlerinin de anadilin malzemesine sıklıkla başvurduklarını görmekteyiz: belgü  ayet; kesmek hüküm; esenlik siziŋ üze  selamünaleyküm; yarlıkagan idi  rahman Allah; yükün-  secde kılmak vb. (Ata 2004: 345, 402, 760, 793). Kıyamet kavramı için ilk Türk-İslam eserlerinde Türkçe bir sözcük kullanılıp †

Leningard, Süleymaniye, TİEM, Taşkent ve Konya nüshaları.

422

AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:421-430

kullanılmadığına dair bir sorunun yanıtını KB’de bulabiliriz. Eserde dünyanın sonuna dair az sayıda beyit yer almakla birlikte, bunlar dil ve kültür tarihimiz açısından çok değerlidir. Yusuf Has Hacib metnin girişini oluşturan tevhit ve münacat bölümünün 30. beyitinde Tanrı’ya yakarırken “kıyamet gününde sevgili peygamber ile haşrolma isteğini” şöyle dile getirir: sevük savçı birle kopurgıl mini/ elig tuttaçı kıl könilik küni “sevgili peygamber ile haşret (dirilt) beni/ şefaat et mahşer günü” (KB: 30) Aynı bölümün 32. beyitinde ise “kıyamet gününde dört halifenin yüzünü göstermesi”ni dilemektedir: ulug künde körkit olarnıñ yüzin/ elig tuttaçı kılgıl eḍgü sözin “kıyamet gününde göster onların yüzünü/ şefaat edecek ol müşfik sözle” (KB: 32). Hz. Muhammed’in övüldüğü naat bölümünde Yusuf Has Hacib mahşer günü “Hz. peygamberle birlikte haşredilme” duasını farklı sözcükler kullanarak yineler: ilahi küdezgil mening könglümi/sevüg savçı birle kopur kopgumı “İlahi! Benim gönlümü esirge/sevgili peygamber ile haşret kıyametimi” (KB: 47). Netlikle anlaşılmaktadır ki, “İslam inancına göre, yaşamdan sonra dünyada yapılanların hesabının verileceği günü ifade eden mahşer günü, din günü, hesap günü, ceza günü vb. terimlerin KB’deki karşılığı ulug kün “büyük gün” veya könilik küni “doğruluk günü”dür (Eker 2006: 107). Kur’an’da kıyameti karşılayan çok sayıdaki sözcükten biri olan yevmü’l azîm, “büyük gün” anlamı taşımaktadır. İyi bir eğitim alan, Arapça ve Farsçayı bilen Balasagunlu Yusuf (Macdonald 1977: 776-780) veya onun mensup olduğu yüksek kültür çevresindeki başkalarının yevmü’l azîm terimini Türkçeye çevirerek ulug kün ibaresini bulmuş olması çok muhtemeldir. Karahanlıca Kur’an Tercümesi ve Kısasü’l-Enbiya gibi Harezm dönemi Türk-İslam eserlerinde de ulug künün

423

AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:421-430

“kıyamet” karşılığında kullanıldığını görmekteyiz‡ (Ata 1997: 249r5). Özgün metinlerdeki “yevmü’l- kıyamet, yani ulug kün” şeklindeki açıklamalar, Türk halkının XIV. yüzyılda İslam terminolojisine vakıf olmadıklarını, bu nedenle melliflerin bunları şerhetme gereksinimi duyduklarını göstermektedir. Könilik küni de aynı şekilde Arapça yevmü’l hükm teriminin Türkçe tercümesi olmalıdır. Eski Türkçe köni (< kön-) “doğru; dürüst, güvenilir” sözcüğünün bir türevi olan ve könilik, Kutadgu Bilig’de hükümdarların ve diğer devlet görevlilerinin en çok önemsenen erdemleri arasında yer alır (ED: 732b). Sözcüğün mecazlaşma alanı “doğruluk, dürüstlük”ten “adalet” ve “eşitlik”e, “hak” ve “hukuk”a, “sağduyu”ya, “hüküm, yargı”ya uzanacak kadar genişlemiştir. Dolayısıyla “hüküm günü” karşılığında könilik küni, tıpkı Proto İndo-Avrupan bir kök olan *dhe-‘den türeyen ve Eski Saksonca, Eski Yüksek Almanca, Eski Norveççe ve Eski İngilizce gibi Avrupa dillerinde dom, domt, tuom, doms gibi biçimlerde “hüküm, yargı” anlamı taşıyan sözcüğün bugünkü İngilizcede “kıyamet” için kullanılan doomsday ögesiyle aynı semantik yollardan geçmiştir (webster-online). KB 47. beyit, 2. dizede sevüg savçı birle kopur kopgumı cümlesinde, hem ad türevi (kopug) hem de eylem biçimi ile kaydedilen kop-, Kur’an çevirilerinin en eskisi olan Ryland Nüshası’nda da karşımıza çıkar. Eserde kıyamet için kopmak sözcüğünün, kıyamet günü için kopmak küni söz öbeğinin kullanıldığını görürüz. kıyamet sözcüğünün geçtiği bazı bölümlerde mütercim, Arapça sözcüğü “kıyamet, yani kopmak”, “kıyamet küni, yani kopmak küni” şeklinde şerhetmiştir (Ata 2004: 459-460, 474). Bu normaldir, zira yukarıda da belirttiğimiz gibi Harezm dönemi eserlerinde bile Arapça terminolojiyi anlaşılır kılmak amaçlı metin içi açıklamalar getirilmiştir. Zaten KB gibi hacimli bir eserde kıyamet sözcüğünün sadece bir kez geçmesi (Arat 1979: 48), özgün Arapça terimlerin Türklerce henüz benimsenmediğinin veya çok az bilindiğinin ‡

Bugünkü Türk lehçelerinde ulug kün, dinî veya millî bayramlar (Nevruz vb.) için kullanılmaktadır. Ör. Hakasça uluğ kün>ülükün “bayram”.

424

AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:421-430

kanıtıdır. Atabetü’l Hakayık’ta yarın kopsa bolsun yaranlar işi “yarın kıyam ettiğinde yoldaşı yaranlar olsun” (492), cümlesi de açıkça göstermektedir ki, kop- eylemi Türkçede “haşrolmak” anlamında kullanılmıştır. İlginç olansa Doğu Türkçesine ait İslami dönem Türkçe metinlerde kıyamet bol- (NF-Dizin, Ata 1999: 240; KE-Dizin Ata 1997: 350), birleşik eyleminin yaygın kullanımı varken, kıyamet kop- eylemine hiç rastlamamızdır. Peki kıyamet kop- eylemini ne zaman ve hangi sahada görmeye başlarız? Bunun yanıtı Eski Anadolu Türkçesi metinlerden gelir: Yunus Emre’nin şiirleri (ben n'ideyüm n'eyleyeyin/kopıcak rûz-ı kıyâmet), XIV. yüzyıl Anadolu şairi Şeyyad Hamza’nın XVI. yüzyılda istinsah edilen Yusuf u Züleyha mesnevisi (Çün kıyâmet kopa mahlûk kamu/ Derile ol araya ėşit ‘amû), Dede Korkut Kitabı (ahir zaman olup kıyamet kopınça) vd. (TS IV: 2652-2658). Sonraki dönem Anadolu Türkçesi eserlerinde de sıklıkla karşılaştığımız bu deyim artık Türkçenin “haşrolmak” kavramı karşılığında en çok kullanılan ibaresi haline gelir. Burada yine ilgi çekici bir soru akla gelmektedir: Arapçadan Türkçeye geçen sözcükleri eylemleştirmek için Türkçede et-, eyle-, kıl-, ol- gibi yardımcı fiillere başvurulduğu ve Nehcü’l-Feradis, Kısasü’lEnbiya gibi Harezm devri eserlerinde kıyamet bol- birleşik fiili kullanıldığı halde, kop- eylemi niçin seçildi? Sorunun yanıtı eylemin özgün anlamında saklı olmalıdır. IX. yüzyıl başlarında Türk Runik yazısıyla yazılan Eski Uygurca fal kitabı Irk Bitigde talım kara kuş kopupan barmış “yırtıcı kartal uçup gitmiş” (Tekin 2004: 43) cümlesi, kop- eyleminin temel anlamlarından biri hakkında bize bilgi verir, ama özgün anlamının “(kuş için) konduğu yerden uçmak” olduğunu kanıtlamaz. Bu konudaki en net bilgileri eyleme ait çok sayıda örnek içermelerinden dolayı DLT, KB ve Kur’an Tercümesi’nden alırız: 1. (ortaya) çıkmak, yayılmak: üri kop- “ses çıkmak”, çağ çuğ kop“gürültü kopmak” (DLT I: 87-88; III: 128); yil kop “rüzgar çıkmak” (KB: 71) , tüpi kop- “tipi çıkmak” (DLT II: 4), yıd kop-

425

AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:421-430

“koku yayılmak”, tog kop “toz duman kalkmak” (KB: 4893); at kop- “ünlenmek, adı çıkmak”(KB: 3419) 2. (kişi) doğmak, dünyaya gelmek: kişi kop- “insan dünyaya gelmek” (KB: 6403) 3. (gök cisimleri) çıkmak, doğmak: ay kop- “ay çıkmak” (DLT I: 258); yaşık kop- “güneş çıkmak” (KB: 3953); kara kuş kop- “kara kuş yıldızı doğmak” (KB: 6219), çadan kop- “akrep yıldızı doğmak” (KB: 4889) 4. (bitki) topraktan çıkmak, yerden bitmek: yerde kop“topraktan bitmek, çıkmak” (DLT I: 234). 5. (kuş) uçmak: sükiç kop- “seher kuşu uçmak (KB: 5677; kaz kop- “kaz uçmak; kuş kop- “kuş uçmak” (DLT I: 104; II: 4;) 6. ayağa kalkmak: yokaru kop- “ayağa kalkmak”(DLT I: 142); örü kop- “ayağa kalkmak” (KB: 3067, 3952 vd.) 7. kıyamet kopmak, haşrolmak: Ol kün kim koparlar tirig (Ata 2004: 474). Görüldüğü gibi, kop- eyleminin yedi maddede topladığımız tüm anlamları, “çıkmak” temelinin üzerindeki yan anlamlardır. “Çıkmak” ve “bulunulan yerden ayrılmak” bilgisiyle doğrudan ilişkili olduğu için kop- eylemi zamanla günümüzdeki “ayrılmak, ikiye ayrılmak, yerinden ayrılmak” anlamına ulaşmıştır. Eski Türkçe ve Karahanlıca dönemine ait örneklerin hepsinde hem somut hem de mecazi olarak “bulunulan, durulan ve saklanılan yerden ayrılarak başka bir yere ulaşmak” anlamı dikkati çekmektedir. Eylemin hareket yönü ise genellikle yukarıya doğrudur (bitkinin topraktan çıkması, tozun kalkması, kuşun uçması vd.). Nitekim Kaşgarlı Mahmut da eylemi Ar. qāma ile açıklayarak Türkçe tur- eylemine yaklaştırır (ED: 580a). Böylece kop- eyleminin “ayağa kalkmak” ve nihayet “yeniden dirilmek” anlamıyla “kıyamet”i neden karşıladığı anlaşılır hale gelir. Bu eylem Arapça el-kıyam ”ayağa kalkmak” sözcüğünün Türkçedeki en yakın karşılığıdır ve ilk Türk-İslam eserleri müelliflerinin 426

AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:421-430

bilinçli bir seçimi olmalıdır. Bu isabetli seçimle söz konusu eylem, sadece Doğu Türkçesine ait Türk-İslam eserlerinde değil, Anadolu alanında da çok yaygın kullanılmıştır. Günümüzde kıyamet sözcüğünü yanına almadan bu kavramı karşılama ayrıcalığı kalmayan ve dar bir anlam çerçevesine sıkışıp kalan kop-, Beylikler Dönemi Anadolu Türkçesinde ve onu izleyen yüzyıllarda, Karahanlı Türkçesi dönemine kıyasla anlam daralmasına uğramıştır§: 1. Çıkmak, zuhur etmek: Nuh’un gemisin iste sen yahlaşdı tufan kopmağa (Nesimi Divanı); çü aşk ü yigitlik ü süci ola/bir arada bi dürlü kopar bela (Süheyl ü Nevbahar), kopar her kūşeden bir āh ü efgān (Çengname); bir kişi bir zaifi ve muhtacı görücek gönlünden ana bir şefkat kopa (Tercüme-i Tefsîr-i Ebu'l-Leys-i Semerkandî); iki kardaşlarım müdbir ve müsrif kopdı fiska meşgul olup malların telef etti (Ferec Ba’de’ş-Şidde); memlekette fitne kopar, leşker dağılır, padişahlık elden gider (Ferec Ba’de’ş-Şidde); kopdı ilinde anın bir ejdeha/kimse bulmaz idi cenginden reha (Enveri); zerre zerre ola at ayağından kopan toz gibi (Cevahürü’l-Esdaf’dan); Horyattan savaş kopar (Atalar Sözü). Kop- eylemi bu anlamıyla günümüz Türkçesinde alkış kopmak, fırtına kopmak, gürültü/patırtı/ velvele/çıngar/feryat kopmak, ödü kopmak deyimlerinde yaşamaktadır. 2. Doğmak, dünyaya gelmek: Resul Aleyhisselam zamanına yakın Bayat boyında Korkut Ata dirler bir er kopdı (Dede Korkut Kitabı); hub siyretlü, yahşi huylu er kopmış idi (Siyer-i Darir), kopmadı sencileyin adem olalı begüm (Kadı Burhaneddin Divanı); ki bir şah-zade kopupdur bugün (Süheyl ü Nevbahar). 3. Ayağa kalkmak: Kopuŋ ey gamzedeler seyl güzergahından (Hadikatü’s-Süeda). 4. Kıyamet kopmak, haşrolmak: bunda zalimlik eyleyen nefsi haramla toylayan/yüzleri kara kopısar (Risaletü’n-Nushiyye); bir bölüğü çirkin yiyiler ile kopa (Mülk Suresi (Tebareke) Tefsiri); ahirette yüzü kara kopısar/ağzının dudağını od öpüser (Mantıku’t-Tayr); bu halk kıyamet §

Örneklerin hepsi Tarama Sözlüğü IV: 2652-2658’den alınmıştır.

427

AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:421-430

gününde on bölük koparlar, bazısı maymun suretinde kopa, bazısi hınzır suretinde kopa (Envarü’l-Aşıkin).

Sonuç: kop- fiilinin Türk dili tarihinde geniş anlam alanlarını daraltarak günümüze ulaşması, fırtına kopmak, ödü kopmak, yüreğinden kopmak, kıyamet kopmak gibi deyim ve ibarelerdeki özgün anlam varlığına karşı körleşmemize neden olmuştur. “çıkmak, ortaya çıkmak”, “ayağa kalkmak” özgün anlamlarından “hortlamak”, “dirilmek” ve nihayet “haşrolmak” yan anlamları kazanan kop- eyleminin ettirgen biçimi kopur-‘ın da aynı anlam değişmelerine uğrayarak günümüze ulaştığını, bu arada biçiminin de kopar- olarak değiştiğini eklemeliyiz. İlk Türk-İslam eserlerinde “kıyamet günü gelmek” karşılığında hem kop- eylemi hem de Arapça kıyamet bol- birleşik eylemi kullanılmıştır. Anadolu alanında yazılmış ilk eserlerde de kopeylemi, tek başına “kıyamet günü gelmek” karşılığında kullanılırken sonraki dönemlere ait eserlerde kıyamet sözcüğü olmaksızın neredeyse hiç kaydedilmemiştir. Bu durum, eylemin özgün anlamının unutulmasına ve bu anlamın tamamen kıyamet sözcüğü üzerine yüklenmesi ile ilişkili olmalıdır. Böylece KB 47’de geçen kopug kop- ibaresindeki kopug’un görevini, “modern zamanlarda” Arapça kıyamet devralmış yargısına ulaşılabilir. KAYNAKLAR ARAT, R. R. (1979).Yusuf Has Hâcib. Kutadgu Bilig. I. Metin, Ankara: TTK Yayınları. - (1979). Kutadgu Bilig. III. İndeks (İndeksi Neşre Hazırlayanlar: K. ERASLAN-O. F. SERTKAYA-N. YÜCE), İstanbul: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları. - [Çev.] (1998). Yusuf Has Hâcib. Kutadgu Bilig, Ankara: TTK Yayınları. ATA, A. (1997). Kısasü’l-Enbiyā I. (Giriş-Metin-Tıpkıbasım), Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. 428

AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:421-430

-(1997). Kısasü’l-Enbiyā II. Dizin, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. - (1998). Nehcü’l-Ferâdîs III. Dizin-Sözlük, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. - (2004). Türkçe İlk Kur’an Tercümesi. Karahanlı Türkçesi (Rylands Nüshası). Giriş-Metin-Notlar- Dizin, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları: 854, XXXVIII+964s., Ankara 2004. BODROGLIGETI, A. (1972). “Islamic Terms in Eastern Middle Turkic”, Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae, Tomus XXV, Budapest, 355-367. - (1978). "The Technique of the Glossist as a Key to Understanding the Lexical Material of Early Eastern Middle Turkic Interlinear Qor'ān Translations" Ural-Altaische Jahrbücher 50, 19-24. BOROVKOV, A. K. (2002). Orta Asya’da
View more...

Comments

Copyright � 2017 SILO Inc.